Bilindiği üzere 1972 yılında İsveç’in Stockholm kentinde yapılan Birleşmiş Milletler Çevre Konferansında alınan bir kararla, 5 Haziran günü Dünya Çevre Günü olarak kabul edilmiştir. O tarihten günümüze 5 Haziran günü Dünya Çevre Günü, 5-11 Haziran ise Çevre Haftası olarak kutlanmaktadır. Çevre insanların ve diğer canlıların yaşamları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşim içinde bulundukları, fiziki, biyolojik, sosyal, ekonomik ve kültürel ortamdır. Son yıllarda artan maden faaliyetleri, kentselleşme, sanayileşme gibi nedenlerden dolayı çevre üzerindeki baskılar artmaktadır. Bu baskılar sonucunda hava, toprak ve sularımız kirlenmektedir. Sürdürülebilir bir çevre için öncelikli olarak atık oluşumunun önlenmesi gerekmektedir. Atık oluşumunu engelleyemiyorsak atık miktarını azaltmaya yönelik tedbirler alınması gerekmektedir. Atık miktarını da azaltamıyorsak atık içerisindeki geri dönüşebilir nitelikteki atıkların (cam, plastik, metal, kâğıt vb.) geri dönüşüme kazandırılması gerekmektedir. Atıkların geri dönüşümünü de sağlayamıyorsak uygun bir biçimde bertarafının sağlanması gerekmektedir. Bu şekilde sürdürülebilir bir çevre politikası izlenmiş olunacaktır.
Ayrıca çevre bilincinin insanlara kazandırılması da önemli bir etkendir. Çevre kirliliği konusunda toplumun en küçük birimi olan aileden, eğitimcilere, yerel yönetimlerden vatandaşlara kadar toplumun her kesiminden ve her yaştan insana çok büyük sorumluluklar ve görevler düşmektedir. Bu durumda; şimdi ve gelecek kuşakların temiz hava soluyabilmeleri, sağlıklı ve temiz su içebilmeleri, kırlarda çocuklarımızın rahatça oynayabilmeleri, topraklardan bol ve bereketli ürün alınabilmesi için bireylerin, tek tek ve örgütlü bir şekilde sorumluluklarını bilmeleri ve ona göre davranmaları gerekmektedir. Geleceğini düşünen herkes çevreyi temiz tutmalı ve korumalıdır. Çevreyi temiz tutmanın yolu bireysel sorumluluk duygusundan, çevre bilincinin oluşmasından, oluşturulmasından geçer. Çevre bilincine sahip olmak, temel insan haklarının eşitlik ve adalet ilkelerini içine alan çağdaş insan davranışlarının çerçevesini oluşturmaktadır. Çağdaş insanın çevre bilinci, kendi içinde duyduğu bireysel sorumluluk duygusunu etrafındaki insanların da duyması için çaba göstermeyi de gerektirmektedir.
Anayasamızın 56. Maddesinde "Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşın ödevidir" denilmektedir. Bu nedenle her insan çevreci olmak ve bu sorumluluğu taşımak zorundadır. Henüz vakit varken ve geç kalmadan, "bana ne" demeden hepimiz bu çabanın içinde olmalıyız. Unutulmamalıdır ki; İçinde bulunduğumuz çevre, bizlere dedelerimizin, babalarımızın mirası değil, çocuklarımızın, torunlarımızın ve gelecek nesillerin emanetidir.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizin Çevre Haftasını tebrik ederim.
Sevgi ve Saygılarımla,
Mehmet NACAR
Çevre ve Şehircilik İl Müdürü